"Müzeyi yaparken karşılaşacağım büyük sorun bu ikinci kutuda hemen karşıma çıktı. Eşyaları nasıl bir mantık ya da kompozisyon ile kutuya yerleştirecektim? Kutunun biçimi ne olacaktı? Romanı yazmadan önce - yazarken Füsun’un sarı ayakkabısı, deve çanı gibi şeyler zaten elimde vardı. Adını melankolik Fransız şairi Gérard de Nerval’in sevgilisinin adından alan “sahte” Jenny Colon çantayı da, İstanbul’da sanatçılarla çalışarak üretmiş, Şanzelize Butik’in eski levhasını da bulmuştum. Şimdi bu eşyaları, vitrine romanda bahsediliş sıralarına göre mi dizmeliydim, yoksa onlarla bir kompozisyon mu yapmalıydım? Müzenin tamamlanıp bitmesini geciktiren ve beni aylarca, evet hatta yıllarca hem mutlu hem mutsuz eden kararı bu kutuyu hayal ederken verdim. Eşyaları, bir kütüphanede kitaplar gibi sıraya dizemezdim: Kutuların da bir özel bir havası, her birinin özel bir ruhu olmalıydı. Bir gün beklenmedik bir ilhamla Sanzelize Butik adli ikinci kutuyu romani yazdigim kagidin kosesine kurşun kalemle çiziverdim. Sonra çizdiğim gibi esyalari santim santim oynatarak ve deneme yanılmayla işimize devam ettik. Kutuları tek tek güzel eşya olarak hayal etmek de müzeyi daha şiirsel yaptı." (Şeylerin Masumiyeti, Orhan Pamuk)
Visual arts ile ilgileniyor musunuz?
Size özel Culture Weekly ile yeni içeriklerden haberdar olun
Her şey hazır.
İlk Culture Weekly bülteniniz bu hafta gönderilecek.