Beyrut’ta Filistinli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Mona Hatoum’un yapıtlarına kayıp, yerinden edilme, yönünü kaybetme ve yabancılaşma gibi duygu ve deneyimler kaynaklık eder. Dünyanın bugünkü durumundan beslenip gelişen karmaşa ve çelişkiler üzerinde sanatçının yıllardır sürdürmekte olduğu derin bir hafriyatla şekillenen bu yapıtlar, çeşitli biçimsel ve görsel öğelerin beklenmedik biçimlerde yan yana getirilmesiyle paradoksal anlam katmanları açar, sanatçının kendi bedeninden başlayıp ev ya da yurt diye adlandırdığımız diğer sınırlara doğru genişler.
Hatoum’un 2012 yılında Arter’de Emre Baykal küratörlüğünde düzenlenen “Hâlâ Buradasın” adlı kişisel sergisinde de gösterilen “3-D Cities”’de Beyrut, Bağdat ve Kabil şehirlerinin haritaları, ahşap ayaklarla birbirine bağlanan üç masa üzerine yerleştirilir. Hatoum’un haritalar üzerinde kestiği krateri andıran eşmerkezli daireler, yüzeyde girintiler ve çıkıntılar oluşturur. Bu üçboyutlu formlar, bir tür sismik yarılmanın gerçekleştiği yerleri, bombalanmış bölgeleri veya yeni mimari yapıların yükseldiği inşaat alanlarını gösterir gibidir. Savaşın yerle bir ettiği bu şehirlerin haritaları üzerinde Hatoum’un incelikle işlediği pozitif ve negatif kesikler, yıkım ve yeniden inşanın iç içe geçtiğini hatırlatır.
"Saat Kaç?", sergiden görünüm, Arter, 2019.
Food ile ilgileniyor musunuz?
Size özel Culture Weekly ile yeni içeriklerden haberdar olun
Her şey hazır.
İlk Culture Weekly bülteniniz bu hafta gönderilecek.