"Bu İstanbul haritasında Kemal'in aşk acısıyla yanılsamaya kapılıp kendi hayallerini Füsun sandığı yerleri işaretledik.
Füsun'u işaretlemek içinse bir kartpostaldan yararlandık.
Romanlarımın kahramanlarının yüzlerini kitap kapaklarında göstermenin yanlış olduğunu düşünürüm. Çünkü okurlar kahramanları ancak kendilerine göre hayal ederlerse onlarla özdeşleşebilirler. (Eşyalar için böyle bir sakınca olmadığı için aslında müzeyi kurabildik.) Benzer bir mantıkla romanın önde gelen kahramanlarının özellikle yüzlerini müzede hiç göstermemeye kararlıydım, ama 1970’lerde üretilmiş ortadaki Dolmabahçe Saat Kulesi kartpostalı elime geçince Füsun’u hatırladım. Yüzü ona çok benzemiyordu, ama öndeki kırmızı gömlekli çantalı kızın dimdik duruşunda, kıyafetinde Füsun’dan bir şeyler vardı. Kartpostalı gösterdiğim annesi Nesibe Hala ise –Kemal’in vefatından sonra benim müzeyi yapmamdan çok memnun olduğu ve böyle bir cevap beklediğimi sandığı için– “Evet, bu Füsun,” dedi ve ağlamaya başladı. Kemal’in aşk acısından Füsun’un hayaletini gördüğü noktalara kırmızı gömlekli kızı böyle yerleştirdik." (Şeylerin Masumiyeti, Orhan Pamuk)
Visual arts ile ilgileniyor musunuz?
Size özel Culture Weekly ile yeni içeriklerden haberdar olun
Her şey hazır.
İlk Culture Weekly bülteniniz bu hafta gönderilecek.