Hema Upadhyay’in fotoğraf, kolaj, asamblaj, heykel ve yerleştirme gibi farklı mecraları kapsayan pratiği, sanatçının kişisel tarihiyle yaşadığı coğrafyanın, Hindistan ve Pakistan’ın tarihini yan yana getirerek, hafıza ve kimliğin kör noktalarına, yabancılaşma ve kayıp duygusuna odaklanır. İdeolojik ve görsel temsil kategorileri üzerine düşünen sanatçı, imgelerin tarihsel olarak tanımlanmış rollerini ve üstlendiği anlamları yapıbozuma uğratarak potansiyellerini araştırır. Upadhyay’in binlerce pirinç tanesini bir araya getirerek oluşturduğu kompozisyonlarının yanı sıra mekâna özgü yerleştirmeleri de gündelik malzemelere ve buluntu nesnelere yer verir.
Hema Upadhyay’in ilk bakışta neredeyse bomboş birer yüzey izlenimi veren iki panelden oluşan "Güzellik ve Çöküş" isimli eserine yakından bakıldığında el yapımı kâğıda yapıştırılmış uzun taneli pirinçlerin oluşturduğu geniş bir manzara belirir. Pirinç tanelerinin üzerine elle yazılmış toplam 69 alıntı, filozofların ve “ahlaki birer idol” sayılan ruhani liderlerin “güzellik” ve “çöküş” temaları etrafında yaşam ve canlı varlıklar üstüne söylediklerinden alınmış, genellikle ilham kaynağı olarak görülen özlü sözlerdir. "Güzellik ve Çöküş", izleyiciyi panellerin önündeki ahşap raflara yerleştirilmiş büyüteçleri kullanarak engebeli bir topografyada kıvrıla kıvrıla nehir misali akan bu alıntıların izini sürmeye davet ederken aralarına ironik bir mesafe koyar. Çıplak gözle görmekte aciz kaldığımız, karınca duasını andıran bu yazılar, derin bir tefekkürün gerektirdiği zahmetli bir okuma tecrübesi önerir ve yalnızca yakından bakmaya gönüllü olanlar için gizlerini açık ederler.
Sport ile ilgileniyor musunuz?
Size özel Culture Weekly ile yeni içeriklerden haberdar olun
Her şey hazır.
İlk Culture Weekly bülteniniz bu hafta gönderilecek.