Ayşe Erkmen, yapıtıyla yapıtın yer alacağı mekân, durum ve zaman arasında son derece güçlü ve karşılıklı bir aidiyet duygusu kurarak, yaptığı işle çalıştığı yeri her zaman birbirlerine ait kılar. Kimi zaman o yerden ödünç alınan bir şey (bir ölçü, bir form, bir motif, bir hikâye, bir imkân…) tekrar alındığı yere iade edilmiş gibidir. İşlerinde izleyicinin deneyimine beklenmedik yön ve mesafeleri, mimari veya çevresel ölçekleri, uzaklık ve yakınlıkları, görünenlerin yanı sıra görünmeyenleri de ekleyen Ayşe Erkmen’in “Evde”(Am Haus) adlı bu işi, sanatçının çoğunlukla gösterildikleri yere sıkı sıkıya bağlı, dolayısıyla bire bir tekrarlanmaya izin vermeyen yerleştirmelerinden biri.
İlk kez 1994 yılında, Berlin Kreuzberg’de bir binanın cephesine uygulanan ve halen de orada duran “Evde”, 2019 yılında Arter’de gerçekleştirilen “Saat Kaç?” sergisi kapsamında atriumun cephelerinden birini kaplayacak şekilde gösterilmiştir. Erkmen’in tek başlarına bırakıldıklarında tamamen yararsız, işlev kazanmak, bir anlam ifade etmek için bir fiille bütünlenmeleri gereken son eklerle yaptığı bu iş, belli bir hikâye anlatmaksızın, geçmişe, şimdiye, geleceğe dair sayısız anlatıyı barındırır. Burada ne ol-muş, ne oluyor-muş, ne olacak-mış diye sormak yerine, yapıtın içinde yer aldığı bağlamı düşünürüz. Emre Baykal küratörlüğünde Arter’de gerçekleştirilen “Beyazımtırak” (2019) sergisine eşlik eden aynı adlı kitapta yer alan söyleşide Erkmen, “Evde” adlı işinden şöyle bahseder: ““Evde” belki de en işlevli işlerimden biri (…) Semtin Alman sakinleri için noktaları ve kuyrukları ile farklı bir harf karakteri üzerinden yeni bir estetik sunuyorlar. Ya da bugüne kadar deneyimlemedikleri, kendi dillerinde, dolayısıyla kültürlerinde olmayan ve belki asla kavrayamayacakları bir zaman kipi sunuyorlar aynı zamanda. Orada yaşayan göçmenler içinse belki anlayabilecekleri ve anlatabilecekleri bir dili ifade ediyor, yalnız onların tamamlayabilecekleri cümlelere dönüşüyorlar.”
"Saat Kaç?", sergiden görünüm, Arter, 2019.