Şerbet kelimesi Arapça içmek anlamına gelen şariba'dan gelir. Evliya Çelebi de seyahatnamesinde Bitlis’te nar, kayısı ve ravent şerbetiyle birlikte gelincik şerbeti içtiğini yazar. Acaba bu şerbetliğe benzer miydi Evliya Çelebi'nin içtiği şerbet tasları.
Şerbet ve şerbetçilik Osmanlı İmparatorluğu mutfak kültürünün en önemli parçalarından biriydi. Yemek dışında kışın en çok sıcak olarak tarçın şerbeti, yazın koruk ve bal şerbeti içilir, nar şerbeti ikram etmek ise kibarlık sayılırdı.
Bu fotoğrafta gördüğünüz de bir sokak satıcısının yıllar boyu sağ veya sol kollarından geçirip boyunlarında taşıdığı, şerbet sattığı hayli yıllanmış, kullanılmış hilal ve ay yıldızıyla bir geleneksel yerel satıcı şerbetliği.
Ne muazzam tasarlanmış değil mi? Kavislerinde insanı hayran bırakıyor. Acaba hangi nefis şerbetler haznelerinden döküldü yıllar boyu? Meyankökü mü? Tarçın mı? Kayısı mı, bal mı?
Olsa da içsek ama mümkünse bu tarihi şerbetlikten. Bir şerbet neye kadir, tarihimizden yaşanmış bir hikaye ile bitirelim isterseniz; Kanuni Sultan Süleyman sıcak bir yaz günü Yeniçeri ortalarını ziyaret ederken, susamış. Ona bir kap içinde soğuk şerbet ikram etmişler. Kanuni “Sarayımda böyle şerbet içmedim!” demiş, boşalan tası altınla doldurtup, geri göndermiş.
Zanaatlar ile ilgileniyor musunuz?
Size özel Culture Weekly ile yeni içeriklerden haberdar olun
Her şey hazır.
İlk Culture Weekly bülteniniz bu hafta gönderilecek.