Türkiye’de çağdaş sanatın öncülerinden Cengiz Çekil, 1970’lerin başında devlet bursuyla gittiği Paris’te kavramsal sanatla tanıştı. 2015’teki aramızdan ayrılışına kadar yapıtlarını geleneksel malzemelerin dışına çıkarak gündelik nesneler ve buluntu eşyalarla üretmeyi, zaman kavramını toplumsal ve siyasi boyutlarıyla işlerine dahil etmeyi sürdürdü.
Cengiz Çekil, "Yazısız" isimli serisinde "Günaydın" gazetelerinin ön sayfalarındaki tüm yazıların üzerini sadece görseller görünür kalacak şekilde kâğıt bantla kapatır. Dönemin yüksek tiraja sahip gazetelerinden "Günaydın", büyük boyutta ve bol görsele yer veren mizanpajıyla dikkat çeker. Cengiz Çekil’in bu basit gizleme jesti, “kültürel bir tüketim nesnesi” olarak tanımladığı gazetenin yoğun görselliğini vurgularken dönemin toplumcu gerçekçi figüratif resimlerine yönelik de bir eleştiri niteliği taşır. İmajların giderek çoğaldığı ve bağlamlarından uzaklaşarak etkilerini kaybettiği bir toplumda yeni imajlar yaratmanın beyhudeliğini vurgulayan "Yazısız", görsel üretimleri özgün niteliklerinden bağımsız olarak aynı düzlemde bir araya getirerek aynılaştıran gösteri toplumuna karşı bir duruş sergiler. Yazıların kapatılması bir yandan sansür pratiğini akla getirirken, diğer yandan da izleyicilere herhangi bir yazılı dayatma olmaksızın kendi hikâyelerini yaratma olanağı tanır.