"Yıllar sonra, ona neden bu kadar çok âşık olduğumu anlamaya çalışırken, yalnız sevişmelerimizi değil, seviştiğimiz odayı, çevreyi, sıradan şeyleri de hatırlamaya çalışırdım. Bazan arka bahçedeki iri kargalardan biri balkonun demirlerine konar, sessizce bizi seyrederdi. Çocukluğumda bizim evin balkonuna da konan kargaların aynısıydı. Çocukluğumda annem "Hadi uyu, bak karga seni seyrediyor," der, bu da beni korkuturdu. Füsun'un da böyle korktuğu bir karga varmış." (Masumiyet Müzesi, Orhan Pamuk)
"Karganın altındaki fotoğraf ise benim çocukluğumdan gelme.
Nişantaşı’ndaki evin yatak odasından, servi ve ıhlamur ağaçlarının üzerinden, öteki sokaktaki dairelerin yatak odalarının içlerini seyretmeyi çok severim.
Ben pencereden dışarı bakarken çok yakından bir kanat sesi gelir, balkonun kenarından havalanan iri bir karganın tıpkı benim gibi manzaraya baktığını fark eder, kendimi bir an onunla özdeşleştirirdim. Kalabalık Pamuk ailesinde benim takma adım Karga idi. Karganın gözüyle gördüğüm gece manzarası kafamda çocuklar için yapılmış ansiklopedilerde Samanyolu - Yıldızlar gibi maddelerden öğrendiklerimle karışırdı. Müzenin çatı katındaki son buluşmalarımızda, ellerimizde rakı bardakları, Kemal hikâyesini bana ayrıntılarla anlatırken, bazan ben, benzeri deneyimleri kendimin de yaşadığını söylerdim ama Kemal bu sözlerimi önemsemezdi. Ama benim evden gözüken yıldızlar ve samanyolu sözlerimden sonra kutunun yan tarafinda yer alan kağıt kesiğini, İnayet Apartmanı’ndaki eşyalar arasında bulduğu çocuk ansiklopedisinden yırtıp o getirdi. Sibel’in Paris’ten aldığı Spleen marka kokuyu da, o gecelerden birinde çıkarıp bana koklattı. Baudelaire’in Paris kederinden çok, gece gibi, sonsuzluk gibi kokuyordu." (Şeylerin Masumiyeti, Orhan Pamuk)
Visual arts ile ilgileniyor musunuz?
Size özel Culture Weekly ile yeni içeriklerden haberdar olun
Her şey hazır.
İlk Culture Weekly bülteniniz bu hafta gönderilecek.