"Ekim sonunda Sibel, eski musluklardan akan paslı sudan, mutfağın yıkıntı, izbe ve o soğuk halinden, yalının delik ve çatlaklarından, içimize buz gibi esen poyrazdan bezmişti artık. Sıcak Eylül gecelerinde çatkapı yalıya gelen, sarhoş olup karanlıkta rıhtımdan kahkahalarla denize atlayan arkadaşlarımız da artık uğramıyor, bize şehirde daha eğlenceli bir sonbahar hayatının başladığını hissettiriyorlardı. Arka bahçedeki nemli ve çatlak taşları ve üzerlerindeki sümüklüböcekleri, yağmurlar sırasında ortadan kaybolan telaşlı dostumuz yalnız kertenkeleyi, yeni zenginlerin kışlari yalı hayatından kaçtıklarına işaret olsun ve müzemin ziyaretçileri sonbahar hüznünü hissetsin diye sergiliyorum." (Masumiyet Müzesi, Orhan Pamuk)
"Bu kutuda da başka pek çok kutuda olduğu gibi Kemal'in sürekli içtiği raki bardaklarından ikisini sergiliyorum. Arkadakı elektrikli soba ise pek çok ahşap evde kış geçirmek isteyen yalı sahiplerini suçluluk duygusuna sevketmiştir." (Şeylerin Masumiyeti, Orhan Pamuk)