1960’ların başından itibaren Fluxus hareketi içinde yer alan Claus Böhmler, deneysel pratiklerinde metin, ses ve performans ile kavramsal sanat arasındaki kesişmeleri araştırır. Böhmler’in gerçeklik ile imge ve orijinal ile kopya arasındaki ilişkileri irdelediği yapıtları, performans, çizim, ses, heykel ve yerleştirme gibi çeşitli mecralara yayılır. Radyo, televizyon monitörü, fotokopi makinesi gibi cihazların ve kitle iletişim araçlarının işleyiş ve kullanım biçimleriyle oynayan sanatçı, medya pratiklerinin mekanizmalarını parçalarına ayırıp görünür kılarak süreçle doğrudan ilintili olmayan nesnelerle birleştirir. Sözcüklerin, dilbilgisel bağlarla ilişkilenen kelime dizilerinin ve kavramların izini sürdüğü yapıtlarında söz oyunları merkezi bir rol oynar. Örneğin ağaç kütüğünden yapılmış bir kuş evine kulaklık taktığı "Amsel, Drossel, Funk und Star"da (Karatavuk, Ardıçkuşu, Radyo ve Sığırcık) benzer isimle bilinen bir Alman çocuk şarkısının sözlerine oyuncul bir müdahalede bulunarak “İspinoz”un (Fink) yerine “Radyo” (Funk) sözcüğünü koyar. Böhmler, tek bir harf değişikliği ve kuş evlerinin kulaklıklarla birleştirilmesiyle dinleme eylemi üzerine nükteli bir mesel yaratır. Yapıt hem ismi hem de nesnelerin sıradışı bir biçimde bir araya gelişiyle tanıdık imgeleri başkalaştırarak yeni bir yapısal bütünlüğe açar.