Yapıtlarında hafızanın kişisel ve politik yollarla nasıl inşa edildiğini araştıran Nadia Kaabi-Linke, bedenlerin, nesnelerin ve kentsel dokuların taşıdıkları gizli izleri yüzeye çıkarır. Sanatçının kapsamlı ve titiz araştırma süreçleri üzerine temellenen çalışmaları, savaş, travma, aile içi şiddet, toplumsal cinsiyet, göç ve sınırlar gibi karmaşık ve hassas konulara odaklanır. Görsel bir çekiciliğe sahip bu incelikli yapıtların çoğu, aslında acının ve şiddetin dönüştürülmüş hâlleridir. Bu yüzden de görünenin altında yatan gerçekliğin keşfi için izleyiciden dikkatli bir bakış ve katılım talep ederler.
"Mutlu Kasap", metal bir askıya kancalarla asılmış, son derece zarif dokular ve motiflerle bezeli dört porselen plakadan oluşur. Kırılgan bir güzelliğe sahip bu plakalar, aslında bir sığırın midesinin farklı dokulara sahip dört ayrı bölümünün iç çeperlerinin porselen dökümlerinden ibarettir. Kaabi-Linke, bu yapıtında, doğup büyüdüğü Tunus’ta gördüğü, “neşe”, “mutluluk” ve “barış” gibi sözcükler içeren isimlere sahip kasap dükkânlarının vitrin ve tezgâhlarında henüz kanları üzerlerindeyken teşhir edilen yeni kesilmiş hayvan bedenlerinden yola çıkar. Birbirine zıt kavramlarla çalışmayı seven sanatçı, gündelik hayat içinde sıradanlaşan bu şiddet gösterisini, porselen yemek takımlarını anımsatan nesnelere dönüştürüp sorgulamaya açar.
Visual arts ile ilgileniyor musunuz?
Size özel Culture Weekly ile yeni içeriklerden haberdar olun
Her şey hazır.
İlk Culture Weekly bülteniniz bu hafta gönderilecek.