Carles Santos kariyerine çağdaş deneysel müzik alanında uzmanlaşan bir piyanist olarak başlar. 1960’lı yılların ortalarından itibaren yine müziği ön planda tutarak film, video, fotoğraf ve yerleştirmeler üretir. Santos, sınıflandırılmaya meydan okuyan, yapıbozumcu bir yaklaşım ve kavramsal bir yalınlıkla şekillenen yapıtlarında müzikle ilintili fikirlerini farklı mecraları kapsayacak biçimde genişletir.
Santos, "Parçalanmış Piyano ve Fotoğrafı" isimli yerleştirmesi ile piyanonun tarihsel yük ve anlamlarına bir eleştiri getirir. Müzik enstrümanının görkemli bütünlüğünü bozarken geleneksel müzik yapma tekniklerine de şiddetle karşı çıkar. Performanslarının yanında, fotoğraf, video ve yerleştirmeleriyle de müziğe ait fikir ve kavramları tartışmaya açan Santos, "Parçalanmış Piyano ve Fotoğrafı"’nda parçalanmış piyanonun tanımsız yığınıyla birlikte, bir arazide bütün bir piyanonun fotoğrafını da sergiler. Fotografik imgenin durağanlığından doğan ima ve çağrışımlarıyla, piyanonun gövdesinin imha olmak dahil başka potansiyellere açık oluşuna işaret eder.