Osman Hamdi Bey'in aynı konuda birbirine yakın iki versiyon halinde çalıştığı tablolardan biri olan ve Kaplumbağa Terbiyecisi olarak tanınan, sanatçınınsa "Kaplumbağalı Adam" olarak adlandırdığı 1907 tarihli eserde, bir önceki yıl yapılmış olan diğer tablodaki beş tablodan farklı olarak altı kaplumbağa yer alır. Çelebi Sultan Mehmed'in yaptırdığı Bursa Yeşil Cami'nin bir odası olduğu anlaşılan mekandaki sivri kemerli alınlığı bezeyen çinilerde "Kalplerin şifası, sevgiliyle (Hz. Muhammed) kavuşmaktadır" anlamındaki "Şifa'al-kulûb lika'al Mahbub" hattı görülür, hemen yanındaysa diğer tablodan farklı olarak "Muhammed" yazılı levha asılıdır. Niş içinde duran beyaz üzerine yeşil akıtmalı Çanakkale testi yine yalnızca bu tabloya özgüdür. Duvar yüzeyini kaplayan altıgen turkuaz çinilerle duvar sıvasının yer yer dökük görünümü ve yerdeki taş kaplamanın ayrıkları, mekanın yıpranmışlığına dikkat çekerken gerçeklik duygusunu artırır.
Osman Hamdi Bey'in alışılmış yaklaşımıyla kendisini model olarak kullandığı, bol kırmızı giysisi kemerle toplanmış, tülbentle sarılmış külahlı, kırlaşmış sakallı, sırtında vurmalı bir çalgı olan nakkare asılı derviş figürü, bir diğer müzik aletini; kamıştan yapılmış neyi kavrayan elini arkasında tutarak yerde yeşilliklerle beslenen kaplumbağalara doğru hafifçe eğilmiştir, zilli maşa denen bir müzik aleti de boynundan sarkar. Sanki her şey bu ilginç eğitim sürecinin bir parçasıdır. Kültürümüze içten bakabilen biricik oryantalist ressam olarak tanımlanabilecek Osman Hamdi Bey'in, dünürü Münir Paşa'ya Fransızca "muhabbetle yadigar" ithafıyla imzaladığı ve tarih attığı tablo, aydın sanatçının geniş imgeleminin ve evrensel esinlerinin bir yansımasıdır.
One of two closely related versions on the same subject by Osman Hamdi Bey, this 1907 painting—known as The Tortoise Trainer but referred to by the artist himself as The Man with the Tortoises—features six tortoises, unlike the five depicted in the earlier version painted the previous year. The scene is set in a room believed to belong to the Yeşil Mosque in Bursa, commissioned by Çelebi Sultan Mehmed. The pointed-arch panel is decorated with tiles inscribed with the phrase “Şifa’al-kulûb lika’al Mahbub” meaning “The healing of hearts is through union with the Beloved (the Prophet Muhammad).” Adjacent to this, a plaque bearing the name “Muhammed” is hung—an element unique to this version. A white and green glazed Çanakkale water jug positioned within a niche also appears exclusively in this painting. The turquoise hexagonal tiles covering the walls, the partially peeling plaster, and the cracked stone flooring emphasize the room’s worn condition, enhancing the painting’s sense of realism.
In his characteristic style, Osman Hamdi Bey portrays himself as the central figure: dressed in abundant red robes gathered with a belt, wearing a wrapped turban, his graying beard framing a focused expression. He holds a nakkare—a small drum—on his back and gently bends forward toward the tortoises feeding on greenery on the floor, while his hand behind his back grasps a ney (a reed flute). A zil (a type of finger cymbal) hangs from his neck. Everything in the scene seems part of this unusual training ritual.
Signed and dated by Osman Hamdi Bey with the French dedication “muhabbetle yadigar” (“a keepsake with affection”) to his son-in-law Münir Paşa, this painting reflects the enlightened artist’s vast imagination and universal inspirations. As the only orientalist painter who could look sincerely into his own culture, Osman Hamdi Bey’s work stands as a profound cultural and artistic expression.
You are all set!
Your first Culture Weekly will arrive this week.