Slovakya’daki gayriresmi sanat dünyasının en önemli temsilcilerinden Július Koller, 1960’ların ortasından itibaren Nouveau Réalisme (Yeni Gerçekçilik), Fluxus ve Sitüasyonist Enternasyonal gibi akımlarla karşılaşmasının etkisiyle oyuncu bir ironiyle şekillenen, tamamen kendine has yapıtlar üretti. 1965 yılında “Anti-Happening (Sübjektif Objektivitenin Sistemi)” başlıklı, “öznenin bilinçlilik, çevre ve hakiki dünya üzerine yeniden inşa edilmesi”ni amaçlayan bir manifesto yayımladı. Sanata yönelik şüpheci tutumu kendisini başka anti-happening’lerde, anti-resim’lerde ve anti-environment’larda da gösterdi. Sanatçı, yok-sergiler için yok-davetiyeler bastırdı ya da 1970 yılında bir serginin ziyaretçilerini pinpon oynamaya davet etti. Koller bir yabancılaştırma efekti ya da mizahtan ziyade kavramsal eylemlerle nesneler sunmayı ve kültürel etkinlikler (sanatçının kendi deyişiyle “gösteri operasyonları”) ortaya koymayı amaçlıyordu.
Július Koller’in mekân ve durumların işlev ve araçsallıkları üzerine düşünen, "Çal Kültürel Durum" isimli yapıtı, bir tenis ağıyla sarılmış ve çalınamaz hâle getirilmiş bir piyanodan oluşur. Koller, kültür etkinliklerinin insanları bir araya getirmesine, kenti, mekânı, doğayı ve yaşamı deneyimlemeye davet edebilmesine dair sorularla ilgilenir. Ağın ulaşılmaz kıldığı piyano, spor, müzik ve kitlesel kültürle ilgili okumaları da davet eder.
Visual arts ile ilgileniyor musunuz?
Size özel Culture Weekly ile yeni içeriklerden haberdar olun
Her şey hazır.
İlk Culture Weekly bülteniniz bu hafta gönderilecek.