Gunilla Klingberg, ışık, renk ve yinelenen motifler aracılığıyla yeni mekânlar kurar ya da var olan mekânları dönüştürür. Sanatçının hızlı tüketim ürünlerinin logoları, trafik levhalarındaki işaretler gibi hazır imgeleri çoğaltıp tekrarlayarak yerleşik görme biçimlerini ve duyusal deneyimleri manipüle ettiği heykelleri ve mekânsal yerleştirmeleri, bir yandan Doğu mistisizminde evrenin döngüsünü dairesel bir bütünlükte temsil eden mandalaların geometrik düzeninden esinlenirken, diğer yandan Op Art ve 1960’lı yılların sonlarında ortaya çıkan Psikedelia hareketiyle de bağlantılar kurar. "Kapılar" sanatçının pek çok yapıtında olduğu gibi heykel ve mimarinin kesiştiği yerde konumlanır. Klingberg, bir kapı pervazını giderek küçülen parçalar hâlinde kesip birbirine ekleyerek kaleydoskopik bir izlenim yarattığı bu yapıtında, bir mekânı diğerine açmak ya da mekânları birbirinden yalıtmak için kullanılan bu sıradan mimari öğeyi işlevinden tamamen soyutlar. Klingberg’in önüne geldiğinizde geçit vermeyecek gibi görünen "Kapılar"ı, fiziksel değil zihinsel bir açıklığa, alternatif bir uzam kavrayışına doğru aralanır.