Nesnelerin ve imgelerin anlam ve değer ekonomisini ele alan fotoğraf, film, yerleştirme ve düzenlemeler de dahil olmak üzere çeşitli mecralarla çalışan Barbara Bloom, 1970’lerden bu yana algı mekanizmalarını inceler ve izleyicilerin deneyimlerini araştırır. Bloom’un “kadraj”a bir metafor olarak odaklanması ve izlerin gelip geçiciliğine olan ilgisi, hafıza ve görme deneyimini maddi dünyayla ilişkileri içinde ele almasına olanak tanır. Sanatçı yapıtlarında yok olmak veya varlığı deneyimlenemez olmak kavramlarıyla sıklıkla ilgilenir. Metin, dilsel ifade ve kitaplar bu sorgulamalarında sıklıkla kullandığı mecralardır.
Bloom, "Körler İçin İşler" serisinde yer alan çalışmalarında bu araştırmasına yeni bir katman ekler. Fotoğraf, dijital baskı ve özel olarak dokunmuş halılardan oluşan bu yapıtlarında sanatçı, metinleri Braille alfabesiyle yazarak işin bir bütün olarak deneyimlenmesiyle ilgili bir kısıt yaratır. Körler alfabeyi sökecek ve metni okuyabilecekken yapıtın görselliğine erişemeyecek, yapıtı görebilenler ise Braille alfabesiyle yazılmış metinleri okuyamayacaktır. Sanatçının yapıtlarında kullandığı metinler André Gide, Roland Barthes, Hannah Arendt ve Ludwig Wittgenstein gibi edebiyat ve düşünce tarihinin önde gelen yazarlarının yapıtlarından alıntılanmıştır.
Braille alfabesiyle yazılı metin: “Lekesiz bir gökyüzü altında; on iki günden beri… ne bir bulut gördük, ne de güneşte bir zayıflama… gökyüzünün iki aydır dupduru olduğunu söylüyor. Ne kederliyim, ne sevinçli; buranın havası pek bulanık bir coşkunlukla dolduruyor insanın içini, üzüntüden olduğu kadar sevinçten de uzak görünen bir durum içinde yaşatıyor; belki de mutluluk budur.”
Çeviren: Tahsin Yücel
André Gide, Ayrı Yol (İstanbul: Sel Yayıncılık, 2002).