Doğup büyüdüğü bölgenin siyasal, kültürel ve toplumsal gerçeklerine dair referanslar içeren yapıtlar üreten Cengiz Tekin, ev içi alanlardan kent sokaklarına, kamusal mekânlardan doğaya açılan geniş bir manzarayı, hem ‘atölyesi’ hem de yapıtının sahnesi olarak benimser. Özellikle erken dönem işlerinde sık sık göze çarpan mizah unsurunu gündelik yaşamın çatışmalı seyrinde olağanlaşan baskı, sıkışmışlık, gizlenme, korku ve direniş gibi temalara kapı aralamak için kullanır. Tekin’in beş parçadan oluşan "İsimsiz" adlı fotoğrafında, yöresel motif ve renklerle bezeli döşek, yorgan ve yastıkların üst üste istiflendiği bir yüklüğün içine sıkışmış, göz alıcı bir mizansenin parçasına dönüşerek neredeyse görünmez hâle gelmiş bir figür fark edilir. Sarıp sarmaladığı bedeni sıcak ve huzurlu bir uykuya davet etmesi beklenecek bu renk cümbüşü, sanatçının anonim bir karaltı gibi arasına karışıp gizlenmesiyle taşınması ağır bir yüke dönüşür. Saklambaç oyununun çocuksu neşesini, eve ve gündelik yaşama sızan bir baskı ve sıkışmışlık hâli kamufle eder.