Türkiye’de çağdaş sanatın öncülerinden Füsun Onur’un sanatsal üretimi 1960’lı yıllardan günümüze yarım asırlık bir döneme yayılır. 1957’de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü’nden mezun olduktan sonra eğitimine Amerika’da devam eden sanatçının çalışmaları form, uzam, zaman ve bunlar arasındaki ilişkilere odaklanır ve giderek artan bir malzeme çeşitliliğinin devreye girmesiyle gündelik, öyküsel, hatta otobiyografik öğeleri içine alacak şekilde genişler. 1980’li yıllarda sıradan gündelik malzemelere yer verdiği yapıtlarında resimle çerçeve, heykelle resim arasındaki ilişkileri araştıran Onur, bunlar arasındaki sınırların ortadan kalktığı, son derece özgün bir dil geliştirir.
Füsun Onur’un 1983 tarihli “İsimsiz” resminde tuval bezi üst üste katlanıp düğümlenerek kendi dokusuna ve formuna kavuşurken, bir perde gibi kenara çekilip beyaz, boş bir manzaraya açılır. “Temmuz” isimli diğer resimde ise Onur, tuval yüzeyinde açtığı üçgen pencereyi iplerden örülü bir kafesle tekrar kapatır. Kırmızı iplik geçirilmiş bir dikiş iğnesi, kafes üzerinde işlemeye başladığı motifi yarım bırakıp dinlenmeye çekilmiş gibi görünmektedir. Tuvale kurşun kalemle çizilmiş çiçek motifleri her ne kadar eskiz aşamasında gibi görünseler de, yanlarına eklenen sanatçının ismi ve yapım tarihi resmin aslında tamamlandığına, bitmiş olduğuna işaret eder. Boyanmadan bırakılmış bu çiçek motifleri, resmin arkasına bakar gibi yüzünü tuvale gömmüş bir kadının saçını at kuyruğu şeklinde bağlayan rengarenk bir tığ işinde tekrar belirir.