"İdealist Mektep, Üretken Atölye" 2018-2019’da SALT Galata ve Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde (Ankara) gerçekleştirilen, Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü’nün özgün sanat eğitimi ve bu yaklaşımdan temellenen sanat üretimlerini inceleyen aynı adlı sergi içeriğinden yapılmış görsel bir seçkidir.
İş eğitimi, sanayileşen ülkelerde 19. yüzyıl sonundan itibaren yeni üretim araçlarının kullanımına yönelik olarak yaygınlaşmaya başladı. 20. yüzyıldaysa, geç modernleşen ülkelerin hızlı kalkınma hamlelerinin taşıyıcısı olacak becerikli kuşaklar yetiştirmenin aracı oldu. Eskinin ataletle anıldığı; modern olanın meydana getirme, biçimlendirme ve yararlanmaya dair yetkinliklerle özdeşleştirildiği bu dönüşüm neticesinde birçok ülkede modern pedagojinin esası olarak görüldü. Osmanlı İmparatorluğu’nda iş eğitimi tartışmaları ilk kez 1908’de, Mustafa Satı Bey’in erkek öğretmen okulu İstanbul Dârulmuallimîni’ne müdür atanmasıyla ortaya atıldı. İlerleyen yıllarda İsmail Hakkı Baltacıoğlu ve İsmail Hakkı Tonguç gibi düşünürlerin katkılarıyla geliştirilen fikirler, temel oluşturduğu Gazi Eğitim Enstitüsü (1926-27), Halkevleri (1932) ve Köy Enstitüleri (1940) gibi Türkiye’nin önemli kurumlarında hayata geçirildi.
Ülkenin modernleşmesi ve ulus inşası süreçlerinin yapı taşlarından Gazi Eğitim Enstitüsü’nün Resim-İş Bölümü, “iş” fikri üzerine kurulu bir müfredata ve “yaparak öğrenme”ye dayalı bir pedagojik yaklaşıma sahiptir. Özgün nitelikte sanat eğitimi veren bölümün ilkeleri, yetiştirdiği sanatçı öğretmenlerin pratiklerinde ifade bulur. SALT’ın Türkiye sanat tarihine ilişkin araştırmalarına yeni bir katman olarak hazırlanan bu sergi, bölümün kurulduğu 1932 ile enstitüde yatılı öğrencilik sisteminin kaldırıldığı 1973 arasındaki döneme odaklanır.
Gazi Resim-İş’te sanatı işle ilişkilendirerek siyasal ve toplumsal bir seferberlik hâline katma çabası, modern cumhuriyetin gereksinim duyduğu, sanat eğitimi ve üretimine hâkim öğretmenlerin gelişiminde etkili olmuştur. Bölümde resim, grafik ve modelaj gibi sanat atölyeleriyle; ağaç, maden ve mukavva işleri gibi uygulamalı iş atölyeleri bir araya getirilir. Öğrencilere, hem ileride verecekleri resim-iş dersleri hem de kendi pratikleri için muhtelif malzeme tanıtılarak bunlarla üretim yapabilme yetisi kazandırılır. Bu çok yönlü ustalık bilgisini inceleyen "İdealist Mektep, Üretken Atölye", Gazi Resim-İş’in gelecek kuşaklara sağladığı katkıları çeşitli kaynaklar, sözlü tarih çalışmaları ve seçili eserlerle görselleştirir.
Kurumlar: Resim-İş Bölümü, Köy Enstitüleri ve Halkevleri
Mustafa Altıntaş’ın "Yapıcılar" (1968) resmi Köy Enstitüleri’ndeki kültür ve sanat derslerinin yanı sıra marangozluk, demircilik, yapıcılık ve biçki dikiş gibi zanaat derslerini içeren çok yönlü eğitim sistemine atıfta bulunur. İnşa hâlindeki enstitü yapısında çalışan üniformalı öğrenciler, teorinin uygulamaya dönüşümü ve yaşayıp üreterek öğrenme ilkesini betimlerken havada asılı mandolin herkesi en az bir enstrüman çalmaya teşvik eden eğitim yaklaşımına örnek teşkil eder.
Halkevleri’nin 1933 ile 1950 yılları arasında yayımladığı "Ülkü" dergisinde, edebiyat, dil, sosyoloji, güzel sanatlar, ekonomi, halk terbiyesi, spor ve güncel gelişmelere dair haber ve yazılar yer aldı. Derginin burada sunulan sayılarının kapakları, Gazi Resim-İş öğretmenleri Şeref Akdik, Ferit Apa, Cemal Bingöl, Melahât Ekinci, Refik Epikman, Ercüment Kalmık, Arif Kaptan ve Eşref Üren tarafından tasarlanmıştır.
İş Eğitimine Dair Pedagojik Tartışmalar
"Yeni Adam" dergisi, 1929-1930 öğretim yılında Gazi Eğitim Enstitüsü’nün müdürü olan eğitimci İsmail Hakkı Baltacıoğlu tarafından 1934’te çıkarılmaya başlandı. Yayın hayatı aralıklarla 1978’e kadar süren dergide dönemin kültür, sanat ve siyaset meselelerinin yanı sıra çeşitli açılardan pedagoji tartışmaları konu edildi. İstanbul’daki öğretmen okulu Dârulmuallimîni’nin reform sürecinde müdür Mustafa Satı Bey ile çalışmasının ardından pedagoji öğrenimi için devlet bursuyla Avrupa’ya gönderilen Baltacıoğlu iş fikrine dayalı bir eğitimden yanaydı. Bu doğrultuda "Yeni Adam"da yazdığı ve yer verdiği makalelerle Gazi Eğitim Enstitüsü, Köy Enstitüleri ve Halkevleri’ne temel olan pedagojik ilkelerin biçimlenmesinde önemli rol oynadı. Dergiden seçili pedagoji konulu bu yazılar, söz konusu eğitim sisteminin oluşumunu ayrıntılandırır.
Malik Aksel'in resimleri, "İdealist Mektep, Üretken Atölye" sergisinden görünümSalt
Resim Öğretmeni Malik Aksel
Bölümde 1932-54 yıllarında resim öğretmenliği yapan Malik Aksel, sanat pratiğinde merkezî nitelikte olmayan kadın portre resmine özellikle Cumhuriyet’in ilk yıllarında ağırlık vermiştir. Sanatçının burada sunulan seçili portrelerinde görülebileceği üzere, Aksel’in resmettiği kadınlar benzer bir bakış ve ifadeye sahiptir. Hepsi kendi iç dünyasına çekilmiş; zihinlerinin derinliklerinde düşünceler ve hayallere dalmış gibidir. Her ne kadar Aksel’in karşısında bir sandalyede oturup poz vermiş ve dolayısıyla onun tarafından gözlemlenmeyi kabul etmiş olsalar da, bakışları hem sanatçı hem de izleyicinin ihlal ettiği özel bir anı çağrıştırır. Bu bağlamda Aksel’in resimleri, kadın öznenin adeta gözetlendiği, mahremiyet sınırının ötesine geçen portre resmi tarihinde konumlanabilir. Ancak, burada karşı cinsin fantezilerine yönelik bir üretim söz konusu değildir; apayrı kesimlerden kadınlar, kendilerinden başka hiçbir kimse ve şeyi temsil etmedikleri bir içe kapanma anında sabitlenmiştir.
Aksel, sanatında ya da sanatı aracılığıyla kadınları dönüştürmez. Süregelen toplumsal dönüşümden geçişleri bir tefekkür hâliyle betimlenen kadınların çoğu, sanatçının bu ayrıntılı bakışı karşısında çekingen görünür.
Kimisi de, hem cinsiyet hem de içinde bulundukları sınıf bakımından yakın zamanda toplumsal statülerinde bir gelişme olamayabileceğini ima edercesine bıkkın ve boyun eğmiş gibidir. İster endişeli, ister düşler içerisinde; bu resimlerdeki kadınların her biri yalnızca kendisidir.
(Bu metin, portre seçkisini yapan sanat tarihçisi Martina Becker tarafından kaleme alınmıştır.)
Resim-İş’in Kadın Öğretmenleri
"İdealist Mektep, Üretken Atölye"nin odaklandığı 1932-1973 yıllarının son dönem mezunlarından Metin Yurdanur ise sergiye "Sevdiğim Yüzler" adlı serideki Gazi Resim-İş’te öğretmenleri olan, “üç ana tanrıça” ifadesiyle nitelediği "Hidayet Telli", "Nevide Gökaydın" ve "Mürşide İçmeli" büstleriyle katıldı.
Sanat ve Sanatçılar Dergisi
“Hocamız Adnan Turani’nin çıkardığı 'Sanat ve Sanatçılar' dergisi vardı. Öğretmen okulunda öğrenciyken bir öğretmenim bana bu dergiden bahsetmişti. Ben de sağdan soldan bulduğum küçük bir paracıkla dergiye abone olmuştum. Ayda bir o dergi bana gelirdi. Bu, başkalarının neler yaptığını görebileceğimiz bir yayın organıydı ve Ankara’dan bana [Uşak’a] gelmesi kendimi özel hissettirirdi. Sonra Gazi’de öğrenci olduğumda kâğıt ve mukavva derslerinde tüm sayıları ödev gibi ciltledim, yeni kapaklı cilt yaptım.” Remzi Savaş, 13.07.2018
Gazi’den Seçili Sanatçıların Üretimleri
Söz konusu kaynaklara ve işlere bölümde eğitim vermiş ve almış seçili sanatçıların üretimleri eşlik eder.
Nevzat Akoral, Mustafa Aslıer, Muammer Bakır, Nevide Gökaydın, Mürşide İçmeli ve Süleyman Saim Tekcan’ın kâğıt, ağaç, gravür ve linol gibi baskı teknikleriyle gerçekleştirdiği eserleri, Gazi Resim-İş’teki grafik eğitiminin yapıcı yönlerini görünür kılar.
Sergideki Cengiz Çekil ile İsmail Saray’ın işleri ayrı pratiklere evrilen üretimlere örnek teşkil eder. Babası saat tamircisi olan Cengiz Çekil’in "1200 Saat" (2005) işi, bit pazarlarından toplayıp birer etiketle adını iliştirdiği 1200 adet kol saatinden oluşur. Artık işe yaramayan ve içi çinko kaplı vitrinlerde bir araya getirilmiş nesneler, 2015’te hayatını kaybeden sanatçının ifadesiyle “zamanını doldurmuş olmayı” temsil eder.
İsmail Saray, 1980’de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’nde düzenlenen "Sanat Olarak Betik" sergisine yönelik ürettiği "Duvara Ders Anlatma" (1980/2018) enstalasyonunu sanatçı arşivinden muhtelif belgeler eşliğinde "İdealist Mektep, Üretken Atölye" için yeniden hazırladı. Enstalasyondaki yaldız serigrafi uygulamalı kumaş parçasında, bir felaket yerine yetişmeye çalışan doktor ya da kaldırımda bir balgam görüntüsü gibi birtakım seçili rastlantısal durumlar betimlenir. Bu yazılar, "Sanat Olarak Betik" kapsamında ayrıca, bir sokak görseliyle eşleştirilerek serginin yayınında sunulmuştur.
Osman Dinç’in ve Remzi Savaş’ın işleri sıra dışı malzemelerin kullanımını değerlendirme imkânı sağlar. Osman Dinç’in "Triptik" (1978) işi, cam, keçe, demir ve buzdolabı taşımada kullanılmış, buluntu bir ahşap kutunun parçalarından oluşur. Sanatçının Paris Güzel Sanatlar Akademisi’nde eğitim gördüğü 1970’lerde çeşitli malzemelerle yaptığı denemeler, 1980’lerden itibaren metal ağırlıklı yalın üretim dilinin temelini oluşturmuştur.
Remzi Savaş, gündelik hayattan nesneleri gerçek anlamlarından soyutlayarak simgesel bir dile dönüştürür; kendisinde uyandırdığı çağrışımlar üzerinden diyaloglar geliştirir. Bit pazarından topladığı demirden terazi ağırlıkları, "İsimsiz" (2006) bu işinde bir topluluğun temsilidir.
Sergide ayrıca Halil Akdeniz’in henüz öğrenciyken kendi hazırladığı yağlı boyayla ürettiği "Kompozisyon" (1964) resmi ve Gülgün Başarır’ın 1965’te Refik Epikman atölyesinde çizdiği bir desen yer aldı.
"İdealist Mektep, Üretken Atölye" söz konusu kaynaklar ve bu seçili işler üzerinden Gazi Resim-İş’in kurulduğu 1932 ile enstitüde yatılılığın kaldırıldığı 1973 arasındaki döneme bir bakış sağlamayı ve konu üzerine yapılacak olası araştırmaların önünü açmayı amaçladı.
SALT’ın düzenlediği "İdealist Mektep, Üretken Atölye" sergisinin bu çevrimiçi sürümü Sezin Romi, Onur Yıldız, Başak Çaka, Emirhan Altuner, Gamze Cebeci ve Özgür Şahin tarafından hazırlandı.
Teşekkürler: Adem Genç, Ahmet Özol, Ali Cengizkan, Ayşe Önder, Bursa Kent Müzesi, BüroSarıgedik, Dilan Ece Yıldız, Eda Derala, Engin Özendes, Ergun Barutçu, Erkan Kıyımcı, Gazi Üniversitesi Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı, Gencay Altay, Hasan Pekmezci, IMOGA / İstanbul Grafik Sanatlar Müzesi, İpek Yada, Keskinok Sanat Vakfı, Martina Becker, Merinos Tekstil Sanayi Müzesi, Michael D. Sheridan, Murat Aksel, Mustafa Ayaz, Müge Cengizkan, Nancy Atakan, Nihat Kahraman, Niyazi Altunya, Nuri Aksel, Osman Aziz Yeşil, Samed Karagöz, Tolga Şinoforoğlu, Tuluğ Topçak, Veysel Günay.