“Bir hayat hikâyesi oluşturmak ya da hayatın bir tarih -yani anlamlı ve belirli bir yöne doğru ilerleyen olayların tutarlı bir anlatısı- olduğunu var saymak, belki de retorik bir yanılsamadır.” Pierre Bourdieu
“Moderni Sergilemek” 2014 yılında SALT Galata'da gerçekleştirilen “Arşivi Parçalamak: Bir Osmanlı Ailesinde Temsil, Kimlik, Hafıza” projesinin bir bölümüdür.
Proje geç Osmanlı döneminden Türkiye Cumhuriyeti’ne üç kuşağı kapsayan Said Bey Arşivi’nin 1900-1940 dönemine odaklanır. Karmaşık bir geçiş sürecinde, bir ailenin kendisini yazı, fotoğraf ve nesnelerle nasıl ifade ve temsil ettiğini anlamaya çalışır. Aile üyelerinin kendi hafızalarını nasıl oluşturduğu ve sakladığını; bu hafızanın erken cumhuriyetin kurulmakta olan ulusal anlatısıyla nasıl iç içe geçtiğini, kendi sınırlarını çizerek kimliklerini nasıl kurguladığını ve kimleri birer öteki olarak bu sınırların dışında bıraktığını inceleme olanağı sağlar.
Said Bey’in kızının torunu Nesrin’in eşi Mehmet Ali Bağana’nın çekmiş olduğu fotoğraflardan oluşturulmuş albümler erken dönem cumhuriyete tanıklık eder. Serginin “Moderni Sergilemek”, “Ötekine Bakmak” ve “Ulusu Hatırlamak” bölümleri bu albümlerden yola çıkarak oluşturulur. Sanal ortamda “Moderni Sergilemek” bölümünden oluşan bu seçki cumhuriyetin oluşturmak istediği “yeni insanı” bir ailenin gözünden anlatır.
Said Bey kimdir?
Mehmed Said Bey (1865-1928), Mekteb-i Sultânî (bugünkü Galatasaray Lisesi) mezunlarındandır; daha sonra aynı okulda hocalık yapar, sarayda tercüman olarak çalışır. Evinde bir piyano bulunur, her gün neler yaptığını ajandasına not alır, sinemaya gitmeyi sever, çocukları bir matmazelden Fransızca dersi alır, 1920’lerde ailesiyle Şişli’de bir apartman dairesine taşınır. Fransız tarihçiler François Georgeon ve Paul Dumont’un tanımıyla adeta bir “İstanbullu burjuva karikatürü”dür.
Said Bey, geç Osmanlı döneminden Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş sürecinde önemli rol oynamış bir kahraman, bir fikir adamı, siyasetçi ya da sanatçı olmayabilir. Ancak, yaşadığı dönemin gündelik hayatı, aile yaşamı ve yeni oluşan yaşam kültürünü yansıtan, ailesi tarafından özenle saklanmış birçok yazılı belge ve fotoğraf bırakmış olması onu ve ailesini tarih yazımının bir öznesi yapar.
Bağana ailesi; Nesrin, Mehmet Ali, Bülent ve Hatice Keçiören, Ankara'daki evlerinin bahçesinde.
Said Bey’in torunu Nesrin ve ailesi
Said Bey’in kızı Semiramis ile Ziya Kocainan’ın çocuğu Nesrin 1910 doğumludur. 16 Aralık 1927’de Mehmet Ali Bağana ile evlenir. Mehmet Ali Bağana Almanya’da eğitim almış bir ziraat mühendisidir. Cumhuriyetin ilk üst düzey bürokratlarından ve toprak reformunu gerçekleştiren isimlerinden biridir. Nesrin ve Mehmet Ali Bağana Ankara’da yaşar. Keçiören’de evleri vardır. Yaşamları, doğdukları ve ailelerinin bulunduğu yer İstanbul ile çalıştıkları kent Ankara arasında geçer. Albümlerdeki fotoğraflar bu yaşama tanıklık eder.
Nesrin ve Mehmet Ali Bağana’nın oğlu Bülent Bağana 1929 yılında doğar. Kızları Hatice Gonnet Bağana ise 1932 yılında İstanbul’da dünyaya gelir. Ailenin dördüncü kuşak üyesi Hatice Gonnet Bağana Hitit uzmanıdır. 1950’lerde babasının Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'ndeki (OECD) görevi sırasında Paris’te arkeoloji ve sanat tarihi okur, Fransa’da uzun yıllar araştırma kurumlarında çalışır, École de Louvre’da Hititler ile ilgili dersler verir. Anadolu’da birçok kazıya ve araştırmaya katılır. Aile arşivini 2011’de SALT Araştırma’ya bağışlar.
"Genç Cumhuriyetin Genç Nişanlıları"
Genç çift Keçiören, Ankara'daki evlerinin penceresinde
Genç cumhuriyetin genç nişanlıları
Genç çift Keçiören, Ankara'da
Genç çiftin ev halleri
1927 sonbaharında genç nişanlılar
Genç çift Ankara'daki Emir Gölü'nde kano kullanırken
Genç çift Keçiören, Ankara'daki evlerinin önünde
Genç çiftin karlı bir gündeki yürüyüşü, 1930'lar
"Geleceğin Teminatı: Çocuklar"
Bülent ve Hatice Bağana kuzenleri Ali ve Sait'le beraber Adviye Hanım'ın Moda'daki evinin bahçesinde, 1930'lar
Nesrin Bağana, oğlu Bülent ve kızı Hatice ile evde, Keçiören, Ankara'da
Mehmet Ali Bağana, oğlu Bülent ve kızı Hatice ile.
Bülent ve Hatice Bağana kitap okurken
Bülent Bağan elindeki notu okuyor, Hatice Bağana koltuğun üzerinde yazı yazıyor, 1930'lar
Mehmet Ali Bağana, oğlu Bülent ile kitap okurken, 1930'lar
Mehmet Ali Bağana ve Nesrin Bağana oğulları Bülent ile Ankara'daki evlerinin bahçesinde dinlenirken.
Bağana ailesi Keçiören, Ankara'da yürüyüşte
Bülent Bağana, kardeşi Hatice'nin yanında asker selamı verirken, 1935
Bülent Bağana elinde çantası ile, 1930'lar
Sağlam Bedenler: Spor
Sağlıklı ve güçlü bir ulusu ortaya koyan spor etkinlikleri, ulus devletler için “kendini sergileme”nin bir yoludur. Bu siyasi söylem paralelinde Bağana ailesinin yaşamında spor, 1910’lardan itibaren yerini alır ve aile üyeleri kendilerini “inşa” ederken farklı dönemlerde farklı spor dallarıyla ilgilenirler.
İlk Galatasaray keşşaflarının (izcilerinin) İzmir seyahati. Mehmet Ali Bağana, fotoğrafta izci kıyafetleriyle görülüyor, 1913
Nesrin Bağana'nın kız kardeşi Güzin, tenis kortunda elinde tenis raketiyle, 1930'lar
Mehmet Ali Bağana, Nesrin Bağana'nın aralarında bulunduğu tenis kortunda çekilmiş grup fotoğrafı, 1929
Mehmet Ali Bağana buz pateni yaparken, 1910'lar
Mehmet Ali Bağana eskrim kılıcıyla, Hohenheim, Almanya, 1910'lar
Mehmet Ali Bağana, teknede. Yaz 1936
Modern Araçlar, Bakir Topraklar: Otomobil, Tren, Uçak
Modern devlet, yalnızca güçlü bir ekonominin oluşturulması için değil kitle kültürünün dönüşümü için de ulaşım araçlarını olabildiğince yaygın kullanmaya çalışır. Bir yandan tren hatları tüm ülkeyi kapsarken diğer yandan otomobillerin kullanımı artar ve ilk uçuşlar gerçekleştirilir. Yaşamları İstanbul-Ankara arasında geçen Bağana ailesi bu araçları iki kent arasındaki ulaşımda kullanır ve çevre bölgelere otomobille yaptıkları gezilerde yeni yerler keşfederler.
Mehmet Ali Bağana oğlu Bülent ile; Bülent Bağana oyuncak arabasında, 1930'lar
Nesrin Bağana oğlu Bülent ile Maslak Yolu, İstanbul'da
İstanbul-Ankara treni, Haydarpaşa, İstanbul, 1927
Hakkı Dayı, Nesrin, Müzdan Teyze, 1927
Tatlı Hayat: Eğlence, Toplantı, Sosyal Yaşam
Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kadının aydın bir eş ve anne olarak kültür devrimine katkı sağlaması beklenir. Eğitimli ve toplumsal hayata katılan cumhuriyet kadını her yerde erkeğin hemen yanında yer alır. Bağana ailesinin albümlerindeki fotoğraflarda görselleştirilen aile içi sohbetler, yemekler, arkadaşlarla eğlenceler, yaz aylarındaki deniz sefaları bu sürece tanıklık eder.
Bir açık hava eğlencesi
Müzdan ve Safi Arel, oğulları Bülent Arel ile açık hava toplantısında
Kır lokantasında öğle yemeği, 1932
Mehmet Ali ve Nesrin Bağana, çay saatinde davetlilerle. Yaz 1934
Müzdan ve Safi Arel, çay davetinde, 1930'lar
"Deniz Hamamı, Sandal Sefası"
Caddebostan plajı, İstanbul
Sandal sefası, Kalamış, İstanbul, 1928
Yorguli (Yörükali), Büyükada, İstanbul
SON SÖZ
1920'lerde kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti, dönemin çoğu rejimi gibi kitleleri dönüştürmeye odaklanır ve “insanlar yalnızca gördüklerine inanır” deyişini doğrularcasına “yeni insan” modelini farklı yayın organlarında fotoğraflarla sunar. SALT Araştırma’da erişime açılan Mehmet Ali Bağana'nın albümleri, bu karmaşık dönemi ailenin gözünden fotoğraflarla anlatırken batı kültürüne aşina bir ailenin nasıl yaşadığını ve kendini sergilerken nasıl sürecin bir parçası haline geldiğini gösterir.
Bugünün insanının giderek artan bir şekilde görsel kültürle kurduğu ilişkinin bir başka dönemdeki analizini verir.
Research—SALT Research and Ece Zerman
Tarih ile ilgileniyor musunuz?
Size özel Culture Weekly ile yeni içeriklerden haberdar olun
Her şey hazır.
İlk Culture Weekly bülteniniz bu hafta gönderilecek.